28

tuzlanmaya neden oluyor. Dünyada sulamayla elde edilen üretim artışı gelirleri bu nedenle düşmeye başladı. Aynı durum GAP bölgesi topraklarında da görülmeye başlandı. Barajların refah getireceği tartışmalı. Üretim planlaması yok. Tuzluluk, göç, insan istihdamında sorunlar yaşanması açısından Türkiye’de halen “suyun bir yönetimi” olmadığı görülüyor. Bugün, Türkiye’de, 132 bin 695 kişi, 8 il, 17 ilçe ve 222 köy, yalnızca, Karakaya, Kral Kızı, Batman, Dicle, Atatürk ve öngörülen Ilısu Barajlarından doğrudan ve dolaylı etkilenmiş durumda. Erozyona yol açan ve zamanla çamurla dolan barajların ömrü için 50-70 yıl biçiliyor. ABD ekolojik dengeyi bozduğu için baraj projelerinden vazgeçti ve 24 barajını da bu amaçla yıktı. Bu saptamaların ışığında, şimdi herkese yüksek sesle soruyoruz: “Kazanıyor muyuz; kaybediyor muyuz9

0 Halde Diyoruz ki; Türkiye’de barajların gerçekten ve kalıcı kazanımlarla uygarlığa, çağdaş yaşama ve gelecek kuşaklara hizmet eder bir anlayış ve sistemde gerçekleşebilmesi için, şimdi yeniden düşünüp, tartışıp, karar vermek zorundayız...

Şöyle ki;
Havza Ölçeğinde Planlama Ve Koruma:
Barajların kurulduğu tüm akarsu boyları, aynı zamanda tarihsel ve doğal yaşamın en önemli “havzaları” niteliğindedirler. Zengin bir kültürel ve doğal mirasa sahip olmak, yok etme hakkını değil, bunu tam anlamıyla tanıma, bilme, koruma ve geleceğe aktarma sorumluluğunu içermek zorundadır ve bu doğrultuda, aynı havza boyutundaki tüm değerlerin birlikte gözetilmesi, kalkınma sürecinde kültür ve yaşam kaynaklarının sürdürülebilmesinin de ön koşullarındandır.
Bu nedenle, havza yönetim yapılarının çeşitlendirilmesi ve aynı bağlamda “havza yönetim otoritesi” mekanizmasının kamu yönetim anlayışına katılması, bu yolda Anayasa’nın 123. maddesinin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu otoritenin kamu tüzel kişiliğine sahip olması ve köy birliklerine de bu doğrultuda olanak sağlanması ise önemle gözetilmelidir... Havzaları n öncelikleri belirlenmek suretiyle kaynaklar bu coğrafyalarda bütünleştirilerek ve eşgüdüm sağlanarak kullanılmalıdır. Oluşturulacak mevzuat bağlayıcı, yaptırımı olan, dengeli temsile, çok meslekliliğe, çok disiplinliliğe dayalı olmalıdır. Mevzuatın hazırlanmasI da çok meslekli, çok kuruluşlu, çok disiplinli, dengeli ve demokratik katılımI, bir yaklaşımla geçekleştirilmelidir.

Enerjide Rant Hesabı Değil, Ulusal Çıkar... Enerji türü ve kaynak seçimleri bol, ucuz, güvenilir, çevreci ve yenilenebilir olmalı, geleceği düşünmeli, en önemlisi de, ulusal olmalı, dışa mümkün olduğunca bağımlı kalınmamalıdır. Akıl, bilinç, tüketimin her noktasında yer almalı, çıkarcı olmamalı, verimlilik ve tasarruf için yaptırım-teşvik öneri projeleri geliştirilmeli ve tüm bunlar yıllardan beri üretimi-iletimi-dağıtımı elinde tutan devlet tarafından gerçekleştirilmelidir. Gereksinim duyulan enerji, fosil yakıt ve nükleer güç yerine yenilebilen kaynaklardan sağlanmalıdır. İnsanlığa ne pahasına olursa olsun enerji değil, enerjinin hizmeti gerekmektedir. Üretilen enerjinin bir bölümü mutlaka bozduğu dengenin yenilenmesinde kullanılmalıdır. Baraj yükseklikleri, yerleri değiştirilerek, tarihi doku mutlaka korunmalı, aksi halde baraj yapımından vazgeçilmelidir. Enerjide öncelik sıraları ciddi olarak planlanmalı, politikacı enerjideki ranttan elini çekmeli, Alternatif Enerji
 

28